İddetim bitince, Rasulullah’ın münadi sesini işittim ve “haydin toplayan namaza” diye seslendiğini duydum. Hemen namaz için mescide çıktım ve Rasulullah ile birlikte namaz kıldım. Kadınlar safının arkasında durdum. Namaz bittikten sonra, Rasulullah gülerek minbere oturdu ve şunları söyledi: “Herkes namaz kıldığı yerde kalsın.” Sonra bize neden toplandığımızı sordu. Ashab, “Allah ve Rasulü daha iyi bilir” diye cevap verdiler. Ardından şöyle buyurdu: “Sizi bir şey için teşvik etmek veya bir şeyden korkutmak için buraya toplamadım. Sizi şu sebeple topladım: Temim ed-Dari Hristiyandı ve daha sonra Müslüman oldu. Bana bir olay anlattı ve anlattıkları, benim size Mesih Deccal hakkında anlattıklarıma uygun düştü. Bana şunu anlattı: Kendisi ve Yemen’in Lahm ve Cüzam kabilelerinden otuz kişi bir gemiye binerek denizde bir ay boyunca dalgalarla mücadele etti. Daha sonra güneşin battığı yerde bir adaya vardılar ve sandallarla adaya çıktılar. Karşılarında, kıllarından dolayı önü arkası ayırt edilemeyen bir hayvan vardı. Hayvana “Sen de kimsin?” diye sordular ve hayvan “Ben Cessase’yim” dedi. Onlara “Cessase nedir?” diye sordular ve hayvan “Manastırdaki adamla konuşun, çünkü o sizin haberlerinizi merak ediyor” dedi. Temim, hayvanın söylediklerini takip ederek manastıra girdi ve orada, elleri boynuna, dizleri de topuklarına demirle bağlanmış bir adam gördü. Adamın kim olduğunu sordular ve adam, “Siz benim haberimi aldınız, şimdi siz de kendinizi tanıtın” dedi. Ashab da, “Biz Araplardan bir grup insanız. Bir gemiye bindik ve denizde bir ay boyunca kuvvetli dalgalarla mücadele ettik. Sonra da bu adaya vardık ve senin haberin üzerine geldik” dediler. Adam da, “Bana Beyzan hurmalığından haber verin” dedi ve Ashab, “Hurmalık ürün veriyor mu?” diye sordular. Adam, “Evet” dedi ve Ashab, “Ancak veriminde azalmalar olabilir” diye yanıt verdiler. Adam, “Taberiye gölünden haber verin” dedi ve Ashab, “Gölün suyu bol” diye yanıt verdiler. Adam, “Suyunun çekilmesi yakındır” dedi. Sonra da, “Zugar pınarından bana haber verin” dedi ve Ashab, “Pınarda su var ve sahipleri suyu ekin yetiştirmek için kullanıyor” dediler. Son olarak, “Ümmilerin peygamberinden haber verin. O ne yaptı?” diye sordu ve Ashab, “Mekke’den Medine’ye hicret etti” diye yanıt verdiler. Adam, “Araplar onunla savaştılar mı?” diye sordu ve Ashab, “Evet” dediler. Adam, “Onlara ne yaptı?” diye sordu ve Ashab, “Çevredeki Arap kabilelerine galip geldi ve onlar da peygambere itaat etmeye başladı” diye yanıt verdiler. Adam, “Ona itaat etmeleri daha hayırlıdır. Şimdi de size kendimden bahsedeyim. Ben Mesih’im ve yakında iznim verildiğinde yeryüzüne ineceğim. Kırk gecede her yere ineceğim, ancak Mekke ve Tayyibe
Müslim, el-Fiten. (52), bâbu kıssati’l-cessâse (24), rakam: 113-22 {MustirritiB Temîm’den gelen başka rivayet yoktur}; Ahmed b. Hanbel, VI/413-4, rakam: 27400; VI/417-8. rakam: 27418, 27419; İbn Mâce, el-Fiten (36), bâbu fitneti’d-deccal (33), rakam: 4074; el-Timizt, el-Rlen (34), bâb 66, rakam: 2253; Ebû Dâvûd, e!-Melâhim (31), bâbun fî haberi’l-cessâse (15), rakam: 4325-7; et-Tayâtisi, s. 228-9, rakam: 1646; İbn EbİŞeybe, VSI/658-9, rakam: 66; 674-5, rakam: 182; el-Humeydî, 1/177, rakam: 364; et-Taberânî, Kebir, II/54-6, rakam: 1270; XXIV/371-2, rakam: 922-3; 385-404, rakam: 956-80; el-Enâdisul-Tıvâl, s. 121-3, rakam: 47; el-Acurrî, Kttâbu’ş-Şerîa, s. 309-fO, rakam: 834-5; İbn Mende, Kitâbu’l-İmân, II/950-7, rakam: 1057-60; el-Begavî, Şerhu’s-Sunne, XV/65-8, rakam: 4268-9; el-Tebrtzî, Mİşkât, 111/179-81, rakam: 5482; İbn Belbân, İhsan, XV/193-9,, rakam: 6787-9; ibn Manzûr, Muhtasar, V/307-8, rakam: 163; İbnu’l-Esîr, Câmiu’l-Usûl, »332-40, rakam: 7838; el-Hamevî, Mu’cemul, zugar maddesi, IİI/16I-2.
Hadisi Kabul edip Yorumlayanlar
1- Ebû Şehbe: Coğrafya uzmanları henüz dünyanın her yerini keşfetmedi. Karalarda hala insan ayağı basmadığı yerler, bilinmeyen bölgeler Afrika gibi kıtalarda ve birçok dağda tesbit edilememiş mağaralar mevcut. Denizlerdeki bilinmeyen yerler ise daha fazla. Dünyanın dörtte üçü deniz olduğu için, Temîm’in gittiği adanın bulunamamış olması makul. Bu adayı bulsak bile, Allah’ın Temîm’e gösterdiği Deccâf’i bizim de görmemiz gerekmez. Temîm onu gördükten sonra Allah’ın takdir ettiği süreye kadar kaybolması caizdir. Hayvanların konuşması şaşırtıcı değildir. Çünkü papağanlar bugün insanların dediklerini tekrarlamaktadır. Beşeriyet, cansız şeyleri konuşturma safhasına gelmişken, Allah’ın hayvanları konuşturması makul.
2- el-Muallimî: el-Muallimî, ayetlerde ve hadislerde geçtiği gibi, meleklerin bir hikmete binaen insan suretine girebildiklerini, Allah’ın yine bir hikmete binaen şeytanlara da bu yönde izin verebileceğini ve karşılarına çıktıkları insanlara bu şekilde görünebileceklerini söyler. Cessâse’nin şeytan olduğunu, bazılarının Deccâl’in de şeytan olduğunu söylediğini, bu durumda bir işkalin kalmadığını belirtir. Temîm’le arkadaşları Deccâl’i ve onun Cessâse’sini görmüşler, onlarla konuşmuşlar, daha sonra ise aslı suretlerine dönerek görünmez olmuşlardır. Eğer Deccal insan ise, bu durumda gördükleri şeytan suretinde Deccâl’dir. Çünkü Hz. Peygamber bir hadislerinde bu gece yaşayanlardan hiçbiri yüz sene sonra yeryüzünde kalmayacak, buyurmuştu.
3- Muhammed es-Seyyid Huseyn ez-Zehebî: ez-Zehebî, ilahi mesajla desteklenen Hz. Peygamber’in, Temîm’in anlattığı yalan olsa onu tasdik etmeyeceğini, ashabını toplamayacağını, hadiste acaip hususlar nakledilse de kabul ve tasdike aykırı bir şey içermediğini, akla ve dine ters bir durum arz etmediğini belirtir. Hadisin pek çok tarikle pek çok İmam tarafından rivayet edilmesinin kuvvetini ortaya koyduğunu söyler ve ayette de hayvanın insanlarla konuşması zikredilmektedir: “O söz tepelerine indiğinde, yerden onlar için bir dâbbe/hayvan çıkarırız da onlara, insanların bizim ayetlerimize gereğince inanmadıklarını söyler.”